Aileler, çocuklarının yaşam boyu sürecek sorumluluğunu üstlenen ilk kurumdur ve bu sorumluluğu okul gibi diğer kişi ve kurumlarla paylaşırlar. Özellikle okul öncesi dönem, çocukların ilkokula hazırlanırken sosyal davranışlar, sosyalleşme ve işbirliği gibi önemli becerileri edindikleri kritik bir basamak olarak görülür. Bu dönemde çocukların sağlıklı gelişimi için ihtiyaçlarının bilinmesi ve uygun fiziksel ve sosyal çevrenin sağlanması büyük önem taşır. Okul öncesi eğitimin amaçları arasında çocuklarda öğrenmeye ilgi uyandırmak ve yeteneklerini ortaya çıkarmak bulunur, zira bu dönem çocukların öğrenme potansiyelinin yüksek olduğu bir zaman dilimidir.
Ebeveynler, çocuklarının gelişimine yönelik evde ortam sağlasalar bile, onların toplumsallaşması ve akranlarıyla etkileşim kurabilmesi için bilinçli ve sistemli olarak düzenlenmiş okul öncesi eğitim ortamlarına ihtiyaç duyarlar. Uzun yıllar sadece çalışan ailelerin çocuklarını bırakabileceği bir yer olarak algılanan okul öncesi kurumları, günümüzde çocukların bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimlerini bir bütün olarak destekleyen önemli eğitim yuvaları haline gelmiştir. Kaliteli bir okul öncesi eğitimden geçen çocukların gelecekte akademik başarıları, sosyal, duygusal, zihinsel, fiziksel ve dil gelişimleri açısından daha üst düzeyde oldukları araştırmalarla ortaya konulmuştur.
Yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre, anne ve babaların okul öncesi eğitimden beklentileri çeşitli gelişim alanlarında ve kurumsal bağlamda yüksek çıkmıştır.

Gelişim Alanlarına Yönelik Beklentiler:

Sosyal-Duygusal Gelişim: Ebeveynler, çocuklarının milli değerlere (Atatürk, vatan, millet, bayrak) bağlılıklarının artırılmasını, ailelerine ve çevrelerine saygılı olmalarını, sorumluluk almayı, işbirliği, paylaşma ve yardımlaşma duygularını geliştirmelerini beklerler. Ayrıca, çocuklarının yaşıtlarıyla geçinme ve aile denetimi olmaksızın uygun davranışlar sergileme becerisi kazanmalarını istemeleri, onların bağımsız birer birey olmalarına yönelik bir beklentiyi ortaya koyar.
Dil Gelişimi: Anne ve babaların en yüksek beklentilerinden biri, çocuklarının Türkçeyi doğru ve güzel konuşmasına katkıda bulunulmasıdır. Düşündüklerini ifade edebilme ve konuşurken kendine güven duyma da önemli beklentiler arasındadır.
Öz Bakım Becerileri: Aileler, çocuklarının okul öncesi eğitimle birlikte kendi ihtiyaçlarını bağımsız olarak giderebilme alışkanlığını kazanmalarını, kazalardan ve tehlikelerden korunmayı öğrenmelerini, sağlıklı yaşamak için gerekli temizlik kurallarını edinmelerini beklerler. Bu, çocuklarının bağımsız bireyler olarak ilkokula hazırlanmaları arzusunu yansıtır.
Bilişsel Gelişim: Ebeveynler, çocuklarının az-çok, büyük-küçük, doğru-yanlış gibi temel kavramları geliştirmesine, varlıkları özelliklerine göre eşleştirmesine, kendi kendine karar verme ve yaratıcı düşünme becerisi kazanmasına katkıda bulunulmasını isterler. Ancak, günlük yaşamda karşılaşılan problemlerin çözüm becerilerinin büyük ölçüde ailelere bırakılması konusunda kararsız kalmışlardır.
Psiko-motor Gelişim: Anne ve babalar, çocuklarının engellerle karşılaştığında seri ve çabuk hareket etme, el becerilerini geliştirme, dayanıklılık, esneklik ve çeviklik gibi temel becerileri kazanmasını beklerler. Denge gerektiren hareketlerin (farklı zeminlerde yürümek, tek ayak üzerinde durmak gibi) fazla yaptırılmaması konusuna ise kararsız yaklaştıkları görülmüştür.

Kurumsal Beklentiler:

Ebeveynler, okul öncesi eğitim kurumlarına yönelik olarak öğretmen-veli görüşmelerinin sık olmasını en önemli beklentileri arasında görürler. Okul öncesi eğitim sürecini öğrencilerin sadece oyalandığı bir yer olarak algılamadıklarını, aksine burayı bir eğitim yuvası olarak gördüklerini belirtmişlerdir. Bu durum, ailelerin çağdaş eğitimin önemli hedeflerinden olan veli-okul-öğrenci işbirliğini desteklediğini gösterir.

Beklentileri Etkileyen Demografik Faktörler:

Ebeveyn Cinsiyeti: Ailelerin kurumsal beklentileri ebeveyn cinsiyetine göre farklılık göstermektedir.
Eğitim Durumu: Ebeveynlerin eğitim düzeyi, çocuklarının bilişsel gelişim, psiko-motor gelişim ve kurumsal beklentileri üzerinde anlamlı farklılıklar yaratmaktadır; bu farklılık eğitim düzeyiyle doğru orantılıdır.
Çocuk Sayısı: Tek çocuklu ailelerin, çocuklarının bilişsel gelişimiyle ilgili beklentileri diğer ailelere göre daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.
Çalışma Durumu: Çalışan anne ve babaların, sosyal-duygusal, dil, bilişsel, psiko-motor gelişim ve kurumsal beklentiler gibi birçok alanda çalışmayan annelere göre daha yüksek beklentiler içinde olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, okuma-yazma öğretimi konusunda çalışan anneler ile çalışmayan anneler arasında farklı görüşler bulunmaktadır; çalışmayan anneler okuma-yazma öğretilmesi gerektiğini düşünürken, çalışan anneler bu görüşe katılmamışlardır.
Yaş ve Çocuğun Cinsiyeti: Ailelerin beklentileri üzerinde ebeveyn yaşı ve çocuğun cinsiyetinin anlamlı bir farklılık yaratmadığı görülmüştür.
Bu bulgular ışığında, okul öncesi dönemin çocuğun ileriki yaşamında sosyal-duygusal, dil, bilişsel ve psiko-motor gelişim üzerindeki etkileri konusunda anne ve babaların aile katılım etkinlikleri aracılığıyla bilgilendirilmesi, okul öncesi eğitimin amaç, önem ve programının tanıtılması için toplantılar düzenlenmesi ve farklılaşan beklentilerin daha derinlemesine incelenmesi önerilmiştir.

Listen As A Podcast

Share This Story, Choose Your Platform!