21. yüzyıl, teknolojinin toplumsal hayatın her alanına nüfuz ettiği, dijital dönüşümün kaçınılmaz olduğu bir çağ olarak öne çıkmaktadır. Bu yeni düzende, bireylerin dijital dünyada etkin, sorumlu ve bilinçli bir şekilde var olabilmeleri için iki temel yetkinlik hayati önem taşımaktadır: dijital okuryazarlık ve dijital vatandaşlık. Dijital okuryazarlık; teknolojik araçları kullanarak bilgiye erişme, onu anlama, eleştirel bir süzgeçten geçirme, analiz etme ve yeni bilgiler üretme becerisini tanımlarken; dijital vatandaşlık ise bu teknolojileri etik, sorumlu, güvenli ve yasalara uygun şekilde kullanma davranış normlarını kapsamaktadır. UNESCO gibi uluslararası kuruluşların da altını çizdiği üzere, bu beceriler artık temel bir insan hakkı olarak görülmekte ve kaliteli eğitimin ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilmektedir. Bu bağlamda, özellikle çocukların beyin gelişiminin büyük bir kısmının tamamlandığı okul öncesi dönemde, onlara rehberlik eden öğretmenlerin bu yetkinliklere sahip olması, gelecek nesillerin dijital çağa hazırlanmasında stratejik bir rol oynamaktadır.
Öğretmenlerin Dijital Okuryazarlık Profili: Güçlü Yönler ve Gelişim Alanları
Okul öncesi öğretmenlerinin dijital okuryazarlık seviyeleri incelendiğinde, genel olarak yetkinlik düzeylerinin yüksek olduğu görülmektedir. Öğretmenler, dijital ortamdaki “etik ve sorumluluk”, “gizlilik ve güvenlik” ve “günlük kullanım” gibi alanlarda kendilerine oldukça güvenmektedir. Örneğin, e-Devlet uygulamalarını etkin bir şekilde kullanma ve siber zorbalık gibi davranışların yasal sorumluluklarının farkında olma konularında “çok yüksek” düzeyde yetkinlik göstermektedirler. Benzer şekilde, kişisel verilerini koruma, eriştikleri bilgiyi farklı kaynaklardan teyit etme ve güçlü şifreler oluşturma gibi temel güvenlik becerilerinde de başarılıdırlar.
Ancak bu olumlu tablo, daha teknik ve yaratıcılık gerektiren alanlarda aynı gücü gösterememektedir. Öğretmenlerin “profesyonel üretim” boyutunda orta düzeyde kaldığı gözlemlenmektedir. Bu alanda, yazılım veya uygulama geliştirme, programlama dili kullanma, web sitesi tasarlama veya bilgisayara format atma gibi ileri düzey teknik becerilerde zorlandıkları görülmektedir. Bu durum, öğretmenlerin dijital teknolojileri yetkin birer “tüketici” olarak kullandıklarını, ancak “üretici” konumuna geçmekte zorlandıklarını göstermektedir.
Dijital Vatandaşlık Düzeyi: Teknik Beceriler Zirvede, Sosyal Aktivizm Orta Seviyede
Öğretmenlerin dijital vatandaşlık profili de benzer bir eğilim sergilemektedir. Genel dijital vatandaşlık düzeyleri “yüksek” seviyede iken, özellikle “teknik beceriler” boyutunda “çok yüksek” bir yeterliliğe sahip oldukları görülmektedir. Bu, öğretmenlerin amaçlarına ulaşmak için akıllı telefon veya bilgisayar gibi cihazları kullanma, internetten ihtiyaç duydukları bilgiyi bulma veya faydalı uygulamaları indirip kullanma gibi konularda hiçbir sıkıntı yaşamadıklarını göstermektedir. Ayrıca, internet sayesinde küresel meselelere dair farkındalıkları ve dijital ortamdaki eleştirel bakış açıları da “yüksek” seviyededir.
Buna karşın, dijital dünyanın sosyal ve politik katılım alanlarında öğretmenlerin daha çekimser kaldığı gözlemlenmektedir. “İnternette politik aktivizm” ve “ağ etkenliği” gibi boyutlarda yeterlilikleri “orta düzeyde” kalmıştır. Örneğin, sosyal ve politik konularda internet üzerinden düzenli olarak görüş paylaşma, imza kampanyaları düzenleme veya politik içerikli gruplara üye olma gibi davranışlara katılımları sınırlıdır. Bu durum, öğretmenlerin dijital dünyayı bir bilgi ve iletişim aracı olarak benimsediğini, ancak onu bir sivil katılım veya politik etkileşim platformu olarak kullanmaktan kaçındığını düşündürmektedir.
Yetkinliklerin Arkasındaki Dinamikler ve Belirleyici Faktörler
Dijital okuryazarlık ile dijital vatandaşlık arasında anlamlı, orta düzeyde ve pozitif yönlü bir ilişki bulunmaktadır. Bu, birbiriyle iç içe geçmiş bu iki kavramdan birindeki gelişimin, diğerini de olumlu yönde etkilediği anlamına gelmektedir. Yani, dijital teknolojileri anlama ve kullanma becerisi (okuryazarlık) arttıkça, bu teknolojileri sorumlu ve etik kullanma eğilimi (vatandaşlık) da artmaktadır.
Bazı demografik faktörlerin de bu yetkinlik düzeyleri üzerinde belirleyici olabildiği görülmektedir. Örneğin, genç ve erkek öğretmenlerin, daha ileri yaştaki ve kadın meslektaşlarına göre hem dijital okuryazarlık hem de dijital vatandaşlık düzeylerinin anlamlı derecede daha yüksek olduğu görülmektedir. Benzer şekilde, mesleki kıdemi daha az olan öğretmenlerin, kıdemi yüksek olanlara göre bu alanlarda daha yetkin olduğu gözlemlenmiştir. Bunlara ek olarak, dijital platformları aktif olarak takip eden ve Web 2.0 araçlarını (bloglar, ortak çalışma araçları vb.) sıkça kullanan öğretmenlerin, bu araçları daha az kullananlara kıyasla her iki alanda da bariz bir şekilde daha başarılı olduğu görülmektedir. Tüm bunlar, teknolojiyle iç içe olmanın ve onu aktif kullanmanın, dijital yetkinliklerin gelişiminde ne kadar kritik bir rol oynadığını göstermektedir.

Listen As A Podcast

Share This Story, Choose Your Platform!