Romanlar, yüzyıllardır farklı coğrafyalarda yaşayan, zengin bir kültüre ve köklü bir geçmişe sahip topluluklardır. Ancak, tarihsel süreç boyunca ve günümüzde dahi, birçok toplumda sosyal dışlanma ve ayrımcılıkla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu blog yazısı, Kocaeli özelinde yapılan bir alan araştırmasının bulgularını sunarak, Romanların yaşadığı sosyal dışlanmanın boyutlarını ve nedenlerini resmi bir dille irdelemektedir.Sosyal Dışlanma Nedir?
Sosyal dışlanma, bireylerin veya grupların, toplumun genelinde kabul gören yaşam standartlarına, sosyal haklara ve fırsatlara erişimlerinin engellenmesi durumunu ifade eden çok boyutlu bir süreçtir. 1980’lerden itibaren neo-liberal politikaların yükselişi, işsizliğin artışı ve sosyal koruma programlarının gerilemesiyle birlikte daha da belirginleşen bu olgu, yoksulluk, işsizlik, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimdeki yetersizlikler, demokratik katılımın zayıflaması gibi faktörlerle ilişkilidir. Esas olarak Avrupa merkezli bir kavram olarak ortaya çıkmış olsa da, küresel ölçekte pek çok ülkenin sosyal politika gündeminin merkezine oturmuştur. Sosyal dışlanma, düşük gelir, aile içi çatışmalar, tutukluluk, okul sorunları, etnik azınlık olma, çevresel ilişkilerden yoksunluk, akıl ve ruh sağlığı sorunları, yaşlılık ve engellilik gibi birçok faktöre bağlı olarak ortaya çıkabilmektedir.
Türkiye’de Romanlar ve Sosyal Dışlanma
Türkiye’de “Çingene” terimi yerine günümüzde daha çok “Roman” terimi kullanılmaktadır. Bu kavramsal değişim, Romanların sivil toplum kuruluşları aracılığıyla demokratik sosyal yapıda yer alma çabalarıyla da ilişkilidir. Ancak, ne yazık ki, Romanlar, demirci, sepetçi, kalaycı gibi meslek gruplarıyla anılmalarına rağmen, uzun yıllardır bir “sosyal sorun” olarak algılanmışlardır. Türkiye Roman Nüfus Araştırması sonuçlarına göre, Roman hanelerinin önemli bir kısmı yoksullukla mücadele etmekte ve eğitim, sağlık, istihdam, barınma ve sosyal yardım gibi alanlarda ayrımcılığa uğradıklarını düşünmektedirler.
Roman mahalleleri, altyapı ve ulaşım sorunları, yetersiz konut koşulları ve informal ekonomileri nedeniyle zamanla “Roman gettoları” haline gelmiştir. Bu mahalleler, şehir gelişimine bir tehdit olarak algılanmakta ve kentsel dönüşüm müdahalelerinin hedefi olmaktadır. Romanlar genellikle güvencesiz, geçici, yarı zamanlı ve kayıt dışı işlerde çalışmaktadırlar. Hurdacılık, kağıt-plastik toplama, hamallık, seyyar satıcılık, ayakkabı boyacılığı, faytonculuk ve müzisyenlik gibi meslekler, sosyal dışlanmanın somut tezahürleri olarak öne çıkmaktadır. Ayrıca, Roman mahallelerinin “suç üreten mahalleler” olarak damgalanması, Romanların mahalle dışındaki kent yaşamına katılımını engellemektedir. Birçok Roman, “hırsız” veya “uğursuz” gibi klişeler nedeniyle kent merkezlerindeki sosyal mekanlara (alışveriş merkezleri, restoranlar vb.) gitmekten çekinmektedir.
Kocaeli Araştırması: Metodoloji ve Katılımcılar
Kocaeli’deki Romanların sosyal dışlanma düzeyini ve türünü anlamak amacıyla 2014 yılında Taylan ve arkadaşları tarafından bir çalışma yapılmıştır. Bu çalışma, İzmit ilçesindeki Serdar Mahallesi ve Yenimahalle’de ikamet eden toplam 208 Roman vatandaşa (112 kadın, 96 erkek) yüz yüze anketler uygulanarak nicel verilerle gerçekleştirilmiştir.
Araştırmaya katılan Romanların sosyo-demografik özellikleri incelendiğinde; %53.8’inin kadın, %46.2’sinin erkek olduğu görülmüştür. Yaş ortalaması 40.4 yıldır. Gelir durumlarına bakıldığında, ailelerin neredeyse yarısının asgari ücret veya altında bir gelire sahip olduğu (ortalama 1281 TL) tespit edilmiştir. Eğitim düzeyi oldukça düşüktür; %18’i okuryazar değildir, %13.6’sı okuryazar olup diploması bulunmamaktadır ve yaklaşık %39.8’i ilkokul mezunudur. Sağlık sigortası açısından, katılımcıların %19.5’inin herhangi bir sosyal güvencesi yoktur, %23’ü yeşil kart sahibidir ve yaklaşık yarısı SSK’lıdır. Mesleki dağılımda ise %32.5’i işçi, %18.6’sı serbest meslek sahibi ve %10.3’ü işsizdir.
Araştırma Bulguları
Araştırma bulguları, Romanların sosyal dışlanmayı çeşitli boyutlarda ve nedenlerle deneyimlediğini ortaya koymuştur:
• Dışlanma Nedenleri: Romanlar, dışlanmanın en temel nedenleri olarak yoksulluğu (%63.4 her zaman), eğitim düzeyini (%62.4 her zaman), etnik kimliklerini (%67.3 her zaman) ve giyim-kuşamlarını (%75.9 her zaman) belirtmişlerdir. Kimliklerini açıkça ifade etmekten kaçınmaları, kimliklerinin ayrımcılığa ve dışlanmaya yol açtığını bilmelerinden kaynaklanmaktadır. İlginç bir şekilde, Romanlar, kendilerinin Roman olmaktan ziyade yoksulluk ve eğitim eksikliği nedeniyle daha fazla dışlandığını düşünseler de, genel değerlendirmede etnik kimlik dışlanmanın en yüksek nedenleri arasında yer almıştır.
• Dışlanma Boyutları:
◦ Eğitim: Katılımcıların %69.9’u okulda kendilerini hiçbir zaman dışlanmış veya aşağılanmış hissetmediğini belirtirken, %6.6’sı her zaman bu şekilde hissettiğini ifade etmiştir. Çocuklarının okul deneyimleri için de benzer bir durum söz konusudur; %73.5’i çocuklarının okulda dışlanmadığını, %1.9’u ise her zaman dışlandığını dile getirmiştir. Ancak, Roman öğrencilerin devamsızlık oranlarının yüksek olduğu ve akademik başarılarının düşük olduğu gözlemlenmiştir.
◦ Kamu Kurumları ve Hizmetleri: Katılımcıların %66.7’si kamu kurumlarında sorun yaşamadığını, ancak %4.1’i her zaman kötü muameleyle karşılaştığını belirtmiştir. Kamu yardımlarından faydalanamama (%11.3 her zaman) ve belediye hizmetlerinde zorluk yaşama (%9.9 her zaman) oranları da dikkat çekicidir.
◦ Toplumsal ve Mesleki Dışlanma: %70.9’u toplumdan dışlanmış hissetmezken, %5.5’i her zaman bu hissi taşıdığını ifade etmiştir. Özel sektörde iş başvurularında zorluk yaşama oranı %16.2 (her zaman) ve kamu kurumlarında iş başvurularında zorluk yaşama oranı %14.6 (her zaman) olarak belirlenmiştir.
• Özel Hassasiyetler: Roman kadınlar, gelecek konusunda erkeklere göre daha endişeli, daha umutsuz ve daha karamsardır. Hem kadın olmaları hem de Roman kimliğine sahip olmaları, onlar için çifte bir dezavantaj ve dışlanma yaratmaktadır.
• Mahallelerde Sıkışmışlık: Romanlar genellikle mahallelerinde sıkışıp kalmışlardır. Kent merkezi ile ilişkileri zayıftır ve Roman olmayanlarla sosyal ilişkileri de sınırlıdır. Bu durum, sosyal mesafeyi artırmakta ve dışlanma algısını pekiştirmektedir.
Tartışma ve Genel Bakış
Roman olmak, doğası gereği bir ayrımcılık ve dışlanma konusu olabilmektedir. Bu nedenle, Roman kimliğini açıkça ifade etmek genellikle zorlayıcıdır ve pek çok Roman kimliğini gizleme yoluna gidebilmektedir. Malatya’da yapılan benzer bir çalışmada da Romanların, özellikle Roman olmayan komşuları tarafından mahallelerinden, iş yerlerinden, ibadethanelerden ve okullardan dışlandığı tespit edilmiştir. Ayrıca, bazı Romanlar, dışlanmalarının bir kısmının, toplumsal normlara uymayan veya suç işleyen bazı Romanların davranışlarından kaynaklandığına inanmaktadır.
Roman ailelerinin düşük gelir düzeyleri ve eğitimdeki yetersizlikler, erken evlilikler ve okul çağındaki çocukların çalıştırılması gibi sorunlarla birleşerek bir yoksulluk döngüsü oluşturmaktadır. Toplumsal önyargılar, Romanlara yönelik ayrımcılığı pekiştirmektedir. Örneğin, bir araştırmada katılımcıların %76’sının çocuklarının “Çingene” bir çocuğun ebeveyniyle arkadaş olmasını engelleyeceğini belirtmesi, toplumdaki önyargıların derinliğini gözler önüne sermektedir.
Sonuç ve Öneriler
Bu araştırma, Kocaeli’deki Romanların sosyal dışlanma konusundaki deneyimlerini ve algılarını ortaya koyan önemli bulgular sunmaktadır. Temel sonuçlar şu şekilde özetlenebilir: Romanlar, kimliklerinin ayrımcılığa ve dışlanmaya neden olduğunun farkındadır ve kimliklerini açıkça ifade etmekten çekinirler. Roman kadınlar, hem cinsiyet hem de etnik kimliklerinden kaynaklanan çifte dezavantajla karşı karşıyadır. Romanlar, genellikle düşük gelirli ve düşük eğitimli topluluklar olup, erken evlilikler ve okul çağında çocuk işçiliği sorunları yaygındır. Yaşadıkları mahallelerde sıkışmışlık hissi ve kent merkeziyle zayıf ilişkiler, sosyal mesafeyi artırmaktadır.
Sevindirici bir bulgu olarak, sosyal dışlanma oranlarının, özellikle okullarda, önceki yıllara göre azalma eğiliminde olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca, son zamanlarda kamu ve yerel yönetimlerin Romanlara ve sorunlarına yönelik ilgisi ve hassasiyeti artmıştır. “Roman Açılımı” gibi süreçlerle başlatılan söylem ve uygulamalar, Romanlara yönelik ayrımcı pratiklere ve dışlanma süreçlerine müdahale etmektedir. Bu politikaların devamlılığı, ayrımcılık ve dışlanmanın önlenmesi için büyük önem taşımaktadır.
Roman vatandaşların sosyal entegrasyonunu sağlamak, sosyal adaleti güçlendirmek ve kültürel zenginliklerini korumak için derinlemesine çalışmalara ihtiyaç vardır. Bu bağlamda, aşağıdaki alanlarda somut öneriler geliştirilebilir:
• Eğitim Eşitliği: Roman çocuklarının eğitim sistemine entegrasyonu ve okullaşma oranlarının artırılmasına yönelik programlar.
• İstihdam Stratejileri: Mesleki eğitim programları ve istihdam fırsatlarıyla Roman vatandaşların işgücüne katılımını artırmaya yönelik projeler.
• Sağlık Hizmetlerine Erişim: Roman topluluklarının sağlık hizmetlerine erişimini kolaylaştıracak mobil sağlık hizmetleri veya sağlık okuryazarlığını artırıcı programlar.
• Kültürel Miras ve Kimlik: Roman kültürünün (müzik, dans vb.) belgelenmesi, yaygınlaştırılması ve korunmasına yönelik projeler.
• Kentsel Dönüşüm ve Konut: Kentsel dönüşüm süreçlerinin Roman toplulukları üzerindeki etkilerini inceleyen ve yeni konut projelerini daha kapsayıcı hale getirme önerileri sunan araştırmalar.
• Politika Geliştirme: Roman vatandaşlara yönelik sosyal politikaların geliştirilmesi ve uygulanması konusunda stratejiler ve öneriler sunacak çalışmalar.
Bu önerilerin hayata geçirilmesi, Roman toplumunun karşılaştığı dışlanma pratiklerini azaltarak daha kapsayıcı ve adil bir toplumsal yapıya ulaşılmasına katkı sağlayacaktır.
Listen As A Podcast
This blog post was automatically generated by AI using the article as the source. Some data may have been lost during the creation process. You are encouraged to review the original article.
Click here for the original article.
GÜNEŞ, D. E. (2024). KOCAELİ ROMANLAR’INDA SOSYAL DIŞLANMA. Uluslararası Öğrenen Toplum Dergisi, 1(2), 336-352. https://doi.org/10.64782/istlj1211336352
GÜNEŞ, D. E. (2024). KOCAELİ ROMANLAR’INDA SOSYAL DIŞLANMA. Uluslararası Öğrenen Toplum Dergisi, 1(2), 336-352. https://doi.org/10.64782/istlj1211336352






